1 Mayıs 2015 Cuma

Hangi Silahı Almalıyım?

HANGİ SİLAHI ALMALIYIM (TABANCA)?

Her ürün önerisinde olduğu gibi klasik bir giriş vardır. Ne için alacaksın/alınacak?
Bu tür felsefi-retorik durumlara girmiyorum. Olay şudur;
Tabancaya şu tür durumlardan ötürü ihtiyaç duyulur veya alınır:

1.KORUNMA

-Kesin/belli bir düşmanınız vardır.
-Belli belirsiz bir tehdit altındasınızdır.
-Düşman edinilecek bir meslektesiniz, herhangi biri,
 herhangi bir nedenden ötürü doğrudan canınıza kast edebilir.

Olası durumları şunlardır: kan davası; klasik anlamda geleneksel bir kan davasından bahsetmiyorum elbette. Şöyle ki, bir şekilde birine zararınız dokunmuştur, arabayla birinin kardeşini ezerek öldürmüş, ihmal sonucu birinin gözünü kör etmiş, haklı/haksız bir nedenden ötürü birini geri dönüşü olmaksızın darp etmiş, sakatlamış, yaralamış, öldürmüş olabilirsiniz.

Ki genelde taksirle işlenen suçlardan ötürü başlayan kan davaları çoktur ülkemizde. Bu durumda 3. dünya ülkelerinin tamamında olduğu gibi iş hukuk sürecinden çıkar, kişiselleştirilir.. Bir iş kazası dahi olsa durum değişmez. Bireyler kanun üstü davranarak kendi adaletini sağlamak isterler. Bir tür kurtarılması gereken 'namus' gibidir bu durum. Kişi bu olumsuzluğun başına gelmesini istemez fakat, geldikten sonra da, kendine yediremeyerek öç almak ister. Bu dönemlerde mantıklı düşünmek pek mümkün olmaz genelde, yüzde 80'lik bir oranda öç alınma yoluna gidilir. Taraflara kader kurbanı da denilebilir...

Bu tür durumlarda silahlar bir kaç elden fazla patlamaz, öç alacak kişi tam anlamıyla kararlıdır. Mekan ve zaman önemsizdir onun için, bir sabah cesaretini toplar, evden çıkar ve kurbanını kıstırdığı ilk yerde üzerine bir kaç el ateş edip panikle kaçar.

Bu olasılıkta üzerinizde olması gereken tabancanın türünü -taşıma külfetini de göz önünde bulundurursak- kompakt olanlardan biri olarak belirleyebiliriz. Nedenine gelince, hazırlıksız yakalanmanız olası olduğu için, tabancayı çeker çekmez, bilek gücünü zorlamadan,  özel bir hedefleme yapmaksızın göz kararı ateşleme yaptığınızda, hafif ve tepmesi az olduğundan hedefi vurma kabiliyetinize büyük oranda pratik katkı sağlar. Bu tür durumlarda fazla merminin pek bir önemi yok gibidir, olay beş altı mermi sıkımında cereyan edeceğinden, birinci önceliğiniz tutukluk yapmayan hafif bir kompakt olmalıdır. En önemli faydası, üzerinizde taşırken hafif olup elbisenizin altında kabarıklık yapmayıp, gündelik hayatınızda sorunlar yaratma oranının az olmasıdır.

NOT: tüm başlıklar için örnek ürünler yazının en altında olacaktır.

2.TEDBİR

Minimum mecburiyet durumlarında taşınacak silah türü.

-Tehlike riskinin çok düşük olacağı durumlar...
-Halk değimiyle: 'Bir şey olacağından değil de...' bulunmasında fayda olan cinslerden...
-Tıpkı yılan ısırır da panzehirini hazır tutalım, olasılığında tedbirler gibidir de diyebiliriz, hatta daha az...
-Ortamda bulunmasının, hiçbir ateşlemeye gerek duymaksızın sorunun çözümünde yeterli olacağı gibi,
 'olmayacak iş'tir ama, o an bir mermiye hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyulacağı durumlar içindir de aynı zamanda.

Olası kullanım durumları şöyledir:

-Sıradan bir vatandaşsınız, sahilde, ormanda, kırsalda, ıssız bir yerde yürüyor zaman geçiriyorsunuz, karşınıza çıkıp tek amacı sizi darp edip, paranızı almak isteyenler, parayı alıp yetinmeyen, daha fazlasını isteyenler, canınıza ve ırzınıza göz dikenlere karşı koymak için,
-Evinize girip harcamaya kıyamadığınız birikiminiz çalmış hırsız, ona müsamaha gösterip uyarmanıza rağmen diretip emelinden vazgeçmeyen hırsızlar için,
-Kötü eğitilmiş bir köpek sizi altına aldığında,
-istenmeyen bir kavgada üstelik siz haklıyken kavganın seyrinin sizin aleyhinizde bir anda ölümcül bir sonuca doğru evrilmesi durumunda...
-Tek suçunuz o caddeden geçmekteyken, sahilde şöyle biraz tenhada hava almak isterken ve benzeri durumlarda gözü dönmüş, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir sadist veya madde bağımlısı bir sapık, cebinizde olmayan beş lira için bütün iyi niyet ve uyarılara rağmen canınıza kast etmişse,
-Güçsüz duruma düşüp, hazırlıksız veya habersiz yakalandığınız ölümcül tehlike durumlarında kullanılan silah türüdür.

Bu silah türü Mini boy kompaktlardan başkası değildir.

Milyonda birlik bir ihtimale karşı bulundurulan, kullanım anı gelinceye kadar varlığı bile unutulan bir tür olan, mini boyların başlıca özelliği, küçük bir ihtimal için fazla büyük, günlük hayatta size yük olacak bir silah olmamasıdır. Çantanızın, çekmecenizin, hatta botunuzun bir yerine sıkıştırıp kamufle edebilirsiniz. kırsalda, yürüyüşte ormanda üstünüzde tedbiren taşınması kolay olacağından oldukça kullanışlı ve işlevseldir.

En önemli esprisi ölümcül olma durumunun diğer silahlara oranla az olmasıdır. Hem vuranı pişman etmez, hem de vurulanı. Günü kurtarmaya yöneliktir. Söz gelimi üzerinize çullanan bir tinerci grubunu tamamen öldürmek istemezsiniz, etkisiz hale getirip, o anki durumdan kurtulup, başınız ağrımadan işi polise havale etmek istersiniz. Tinerci veya ilgili zorba bu tür olaylara şerbetlidir, kurşunu belden aşağı yemişse çok sorun olmaz, hastaneye kaldırılır, iyileşeceği için üzerinde durmaz. Zaten sabıkası vardır, uzlaşma yoluna gider. Kin gütmez. Belki şikayetçi bile olmaz. Yani belayı salmak konusunda diğer silahlara oranla başınızı daha az ağrıtacak olasılığı sağlayan silahtır. Zira geri dönüşü olmayan durumlarda, bilhassa işin içinde ölüm varsa istediğin kadar haklı ol, istediğin kadar nefsi-müdafaa olsun, yine de başınız ağrır. Türk yargı sisteminin şöyle bir özelliği vardır, her zaman sonuca bakar, vurdun mu vurdun, öldü mü öldü. Nasıl bir can mücadelesinden galip geldiğin, mecbur kaldığın için yaptığın umurlarında bile olmaz. Önemli olan sonuçtur. Haybeden hapis yatarsınız, yüzde yüz haklı bile olsanız net ve açık bir nefsi müdafaa da olsa  on altı ay yatarınızın olması işten bile olmaz. Sonrasında bir çok sosyal haklardan mahrum olduğunuzla kalırsınız. Bir daha ruhsat verilmez. Yurt dışına  vize almanız mucizelere kalır. Kamu kuruluşlarına alınmaz. Bir takım özel işler için uygun bulunmazsınız. vb. vb. Tedbiren en hayati durumlarda bile belden aşağıya sıkılması önerilir. Mini boy olabilir ama, yakın mesafeden -yirmi otuz metre- başa ateşlenirse affetmez, en nihayetinde ateşli silah bu. Bir de kör şeytan işinize çomak sokmaya-dursun. Ölmeyeceği varsa da ölür herif. Soğukkanlı ve iradeli olmakta fayda var. Öncelikli amaç korkutma olmalı.

3.GÜVENLİK

Bu tür durumlarda önerilecek silah, mermi sayısı ve menziliyle doğrudan ilintilidir. Genelde profesyönel güdümlü kötü unsurların, güvenlik güçlerine, polis, jandarma vb kamu güçlerine yapılacak saldırılarına karşılık vermesi bakımından etkili olması istenen silahlardır  (elbette burada ağır ve uzun namlulu tam otomatik silahlar devreye girer ama, konumuz tabanca)...

Polis ve Jandarma bu tür tabancaları işi gereği aldığı için en dayanıklı, namlu ömrü uzun, ateşleme mekanizması sağlam, mühendisliği kusursuz, ömürlük olan silahları tercih eder. Biraz kaba silahlardır, çok mermi alır, ileri derecede ölümcüldür, tepmeleri biraz fazladır ama, polis ve jandarma için o kadar da önemli değildir bu durum. İşleri baş etmektir, alışır ve ideal olarak hükmederler silahlarına, kendilerinden bir parça gibi kullanırlar zamanla, ağırlık, tepme gibi unsurlar göze bile gelmez artık. Ayrıca görüntülerinin ve seslerinin caydırıcı olması yönünden de idealdir bu grup silahlar...

 4.FANTEZİ

Bu tür silahlar, atış keyfi ve ürünün estetik tasarımına bağlı unsurlardan kaynaklanan haz duygusuna yönelik ürünlerdir. Oldukça kişisel silahlardır. Hatta silahın kendisinin bir kişiliği vardır. İhtiyaçtan çok cazibeleri ön plandadır. Alıcı bu tür silahlara tutkuyla yaklaşır ve ne pahasına olursa olsun almak ister. Bir tür Harley Davidson motosiklet tutkunu olmak gibi bir şeydir bu. Diğer insanların silah hakkında ne düşündükleri umurlarında bile olmaz. Sadece ister ve alır.

En tehlikeli ve en etkili silahlar olmalarına rağmen, ilginçtir ki, bu tür silahların sahipleri işin sadece fantezi ve spor kısmında olup, yüksek kültüre sahip, üstün dünya görüşü olan, zevkli ve yaratıcı kişilerdir. Belki bir insana silahla ateş etmek akıllarının ucundan bile geçmiyordur.

Bu tür silahların başında toplu tabancalar gelir, mermileri büyük, namlularının uzun oluşu, fantastik tasarımı ve çalışma sistemiyle gerçekten özeldirler. Neredeyse ritüele varan atış günleri vardır. Atış yapmaya gidilmiyorsa gelişi güzel üzerde taşınmaz. Atış yapılmayan günlerde öz çocuğunu sever gibi ilgi gösterilip, biraz oynanıp tekrar yerine konur. Mermi alıp atış yapılacak gün ise iple çekilir. Sahibini her daim onore eder. Aklı başında olan adamların satın aldığı silahlardır. Sahipleri güvenliğe haddinden fazla önem verirler ve bu güven gündelik hayatlarındaki diğer zamanlarına da yansır. Kişiye sorumluluk bilinci yükler.

Kimileri ağırlığından, kaba oluşundan, taşıma zorlukları ve az mermi alışlarından yakınsa da durum değişmez, bazıları zoru sever, hükmetmek ister. Zaten özel bir alıcıya ithafen yapılır bu silahlar. Zevkler ve renkler tartışılmaz, tamamen tercih meselesidir.

SON SÖZ

Silah kahramanlık alameti değildir. Çatal-kaşık-bıçak kadar ihtiyaçvari; beyzbol sopası-raket-keman kadar fantastiktir. Sebebi ne olursa olsun hiçbir silah haklı yere patlamaz (100'de100 haklı da olsanız).  Şundan emin olabilirsiniz ki en büyük pişmanlıkları yaşama riskini 100'de 50 oranında taşırsınız, eğer sahipseniz tabii.

Kimse doğrudan çatışmaya gireyim diye silah sahibi olmaz. Varsa da bu oran çok az olmakla beraber. Ehil kişi işi değil, acemi ya da kendini bilmeyen toy bir genç ya da bir cahilin davranacağı profilleri ifade eder. Elbette gündelik hayatımızda çok sık olmasa da çatapat sıkar  gibi çatışmalar mevcut. Genelde mafyalar arasıdır bu çatışmalar ve lokal alanlarda gerçekleşir. Kaldı ki oldukça üst düzey otomatik, silahlarla giderler birbirlerinin üzerine. Ateşli gençler kabadayılık hevesiyle çatıştırılır, sonuç olarak onlarca yılı alan hapislik dönemleri yaşanır.Bütün yattığı seneler boyunca neden hapishanede olduğunu sorgular ve bir kaç yıldan sonra ölmek ister zaten. Çıkan da kabadayılık şöyle dursun, sefil bir sıçan gibi başlamak zorunda kalır hayata. Dolayısıyla silah asla aptal işi değildir. En sık yapılan yanlışların başında küçük bir kavgadan ötürü anlık bir kızgınlıkla silaha sarılıp ölümcül sonuçlar yaratan durumlar gelmektedir. Silahı olan çoğu insan, genelde yeni alanlar, geri kalan insanları potansiyel düşman olarak görme psikolojik güdüsüne saplanırlar, her an eve hırsız girecekmiş, biri silahla evi basacakmış, herkesin belinde bir silah varmış gibi paronayak bir saplantı içindedirler. Her an ateşleyecekleri bir silahları olduğu için kudretli hissedip, cesaret bularak nedensiz yere kavga çıkarabilirler, zira bir silahlarının olmasını karşı tarafı cesaretsizliğe iteceğini düşünerek kesin ve yanlış bir vargıda hareket ederler. Dahası silah sahibi olmanın getirdiği 'üstünlük' anlayışıyla biraz da agresif tutum geliştirip çevrelerindeki insanları psikolojik baskı altında tutmaya çalışırlar. Bu onları kendince yüceltir ve hiç olmayan bir 'kabadayılık' misyonu verir. Bu tutuma karşı çıkan biri olduğu ilk anda da silahlar patlar. ''Vay sen misin'' benim lafımın üstüne laf söyleyen gibilerinden. Sonuç ya hapishane ya da mezarlık. Olur taraflar öç alma yoluna gider, anlayacağınız bir dünya sıkıntı, bir dünya terane. Sen hapishanedeyken karşı taraf on yedi yaşındaki oğlunu vurur, sen hapishanede başını duvara. Bir düzine oğlun varsa ne ala. Yoksa kimse senin için intikam bile almaz. Kahrolursun. İş bu ya hapishanede de işini gördürürler. Şimdi silah almadan önce bölün, toplayın çıkarın, çarpın, çıkan sonucu iyi düşünün...

Bir de şu durumlara dikkat çekip bitiriyorum. Oldukça önemli!

Silah her ne kadar ruhsatlı olursa olsun, şu durumlarla hakim karşısında olabilirsiniz

baştan söyleyeyim yüzde yüz haklı olmanız hiçbir şeyi değiştirmeyecektir...

Muhafazaya dair hayat kurtarıcı tedbirler....

1. Ne kadar yakın dostunuz, aileden biri, eş-dost, akrabada da olsa,  temizlemek ya da herhangi bir amaçla silahı getirip huzurda sergilemek, göstermek çok tehlikelidir. Çünkü bir tabancanızın olduğunun bilinmesinin artıdan çok eksi tarafı vardır. Şöyle ki; silahı saklayabileceğiniz yerler belli başlıdır. Çocuğunuz bulabilir. Sıradan bir bulma ve oynamadan bahsetmiyorum. Gençlik dönemlerinde bir kavga geçer başından, doğrudan koşup silahı alıp kavga ettiği arkadaşını vurabilir.
2. Silah kişiye özgüdür, ödünç verilemez. En yakın arkadaşınıza bile vermenizde bahis vardır. O sizin kadar sağ duyulu olmayabilir, anında elini kana bulayabilir, sümen altına giden siz olursunuz.
3.silahın yerini bir tek sahibi bilmeli ve güvenli bir yerde olduğuna emin olmalıdır. Silahınızın yerini eşiniz bile bilmemelidir. Zira sizin olduğunuz kadar eşiniz (karınız)( belki kocanız) soğukkanlı olmayabilir. Sizin sağduyulu yaklaştığınız akraba içi bir husumette eşiniz silahı oğullarınızın eline tutuşturup birini vurmaya telkin edebilir.

Dolaylı ya da doğrudan Suça bulaşmış silah sahiplerinin savunma diyalogları:

-Efendim ben evimde saklıyordum, hırsız girmiş, çalmış, sonra da gidip adamı vurmuş, benim ne suçum var?
-Efendim ben arabada unutmuştum, biri camı kırıp almış, sonrası malum...
-Efendim çocuk ben saklarken gözetlemiş, sonra benden gizli alıp oynarken kardeşini vurmuş...
-Ben nereden bilebilirdim ki amcamın oğlu eve gelip silahı alacak, hiç öyle biri değildi ki...
-Biz sahilde yürüyorduk, 7-8 kişi üzerimize çullanıp bizi gasp ettiler, silah da o arda gitti, ne yapabilirdik ki?
-Ben güvenli yere saklamıştım, emniyeti de kapalıydı ateş alması imkansız, nasıl oldu bilmiyorum...
-Yolda düşürmüşüm, demek ki birileri bulup...
-Benim çelik kasamdaydı, kasayla birlikte çalmışlar, hergün başında uyuyup nöbet bekleyemezdim ya!
-Adam gelip belimden çekti, gelişigüzel ateşledi,  ne yapabilirdim ki?
-Size yemin ederim, içinde mermi yoktu, hatta bütün parçalarını söküp masaya koymuştum, nasıl olur ateş alır, hala anlamış değilim, tamamen kaza, ya da biri yanlışlıkla, çocuklar filan, mermi koydu, bilmiyorum, ben kendimden eminim çünkü...
-Ben tamire bıraktım ilgili mekana, alıp kullanmışlar, nasıl haberim olabilir ki, tamirciye de mi güvenemeyeceğiz!
-Girişte size teslim etmemiş miydim, nasıl kaybolur! ('firmamız sorumluluk almaz'ın üzerine aklanma çabası)
- Benim taşıma ve nakil ruhsatım hepsi tamamdı, belimde bile değildi, valizde kutusundaydı, otobüsten indik valiz kayıp, mutlaka bilen biri aldı valizi, bu olaydan otobüs firması sorumludur...
-poligonda atış yaptıktan sonra çantama koymuştum, tekrar eve dönüyordum, çantamdadır diye hiç bakmadım, lavaboya giderken çalınmış olmalı., kimin girip çıktığı belli değil ki...
-Ben dağın eteğine doğru sıktım, bütün mermiler toprağa gelmişti...
-Nasıl olur da biri vurulur, bi yanlışlık olmalı., hem beş altı kişiydik, kim bilir kim vurdu, ben vurmadığıma eminim, 20 yıldır atıcıyım ben, bilmem mi kendimi?
-Bir el tek sıkam dedi, vermedim, elimden kaptı, kaparken eli tetiğe geldi, ateş aldı, vurdu adamı...
-Ben tövbe edip toprağa gömmüştüm, bulup çıkarmışlar, kullanmışlar...
-Ben hepsini havaya sıktım, kamera kayıtlarında mevcut, o mermiler o yöne nasıl dönüp o çocuğu vuracak, kim  yakınlarda sıkmışsa o vurmuştur, elli adamda tabanca vardı düşünde...
-Eski süs silahıydı, koleksiyon için almıştım, duvarda asılıyken ateş aldı HAKİM BEY gibidir.

Yüzde yüz doğruyu söylüyor olsanız bile haksızsınız, silah ruhsatı kimin adınaysa sümen altına gidecek olan da odur, bütün sorumluluk silah sahibindedir. Silahlı vakaların gerekçesi olmaz. Silah satın alırken bu unsurları göz önünde bulundurmayı unutmayınız! 10 düşünün bir hareket edin derim.

ÖNERİLER

Uzun uzadıya bir bilgi kirliliği yapıp bir tür kararsızlık durumu yaratmak istemiyorum. Sadece ideal olan bir kaçını önereceğim denemediklerim çoğunlukta ama, belli bir referans ve tecrübeyle mahiyetlerini kavrayabiliyorum. Hepsi iyi silahlar,  beğeni ve bütçe ve el ölçünüze göre seçin birini.

1.BAŞLIK İÇİN ÖNERİ:



GLOCK 17
















GLOCK 19










SİG SAUER P224













SİG SAUER P226













SİG SAUER P250 (NİTRON)








SARSILMAZ ST9






2.BAŞLIK İÇİN ÖNERİLER



 BERETTA 3032 TOMCAT
 GLOCK 26
BERETTA PİCO





SARSILMAZ P6






3.BAŞLIK İÇİN ÖNERİ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder